Herkese merhaba beybiler. Evet evet farkındayım baya klişe olmaya başladı artık bu giriş cümlesi. O kadar alıştım ki bazen selam vermek için bile selam beybiler diyorum ölümüne klişeciyiz başka giriş cümlemiz yok :).
Bu yazı benim için çok önemli çünkü artık bu benim bir şeyler başarmalıyım dediğim yazı olacak. Herkesin belli zamanlarda kafasına dank ettiği yeter artık bir şeyler olmalı dediği sevdiğim şeyi yapmalıyım dediği an vardır ya hani hahh işte tam o noktadayım. Arkadaşlar benim için dua zinciri oluşturalım hemen pes edip oturup ağlamak istiyorum. Artık sizleri sadece gittiğim yerlere götürmüyorum hatırlarsanız Pantene Altın Kelebek ödül töreni hakkında konuşmuştuk ya da ben sevdiğim dizileri anlattığım bir yazı vardı yani artık kendimi sınırlamak istemiyorum. Sizlere aklıma gelen her şeyi anlatmak istiyorum çok uzun yazmadan merak etmeyin 💃. Kıskanç fitne fücurlar yallah başka kapıya.
Öncelikle kesinlikle bana duacı olacağınız bir yazı olacak bu. Sizlere bedava yurt dışına çıkma fırsatı sağlıyoruz. Üstelik sadece 100 liraya ve yanına 4 kavanoz bal hediye! Şaka şaka ne bal veriyoruz ne sizden para alıyoruz. Böyle saçmalıklara inanmazsınız herhalde. Şimdi efenim ciddiyetle anlatıyorum belki AGH/ EVS yurt dışı olanaklarını duymuşsunuzdur. Duymamışsanız hiç önemli değil ben size yardımcı olacağım. Herkese o kadar sahiplenerek anlatıyorum ki Türkiye Ulusal Ajans lütfen beni işe al.
AGH ve EVS ücretsiz yurt dışı programlarından bazıları. Evet evet doğru okudunuz tamamen ücretsiz. 11-30 yaş arası eğitimi ve dili önemsemeden kendi kültürünü aslında anlatma projesi denebilir. Sizler ister bir proje yaratıyorsunuz onu Ulusal Ajansa sunup bütçenizi alıp istediğiniz ülkede en az 1 en fazla 12 ay olarak kalıp gerçekleştiriyorsunuz. Ya ben proje yapamam aklıma bir şey gelmez derseniz bir motivasyon mektubu yazıp başvuruyorsunuz. Uçak biletiniz, konaklama, yeme içme paranızı kuruluş sağlıyor. İçkim sigaram yok diyorsanız verdikleri para kesinlikle yetiyor. Ben ucuz bir ülkeye gittiğim için içki yemek çok ucuzdu o yüzden çok şanslıydım ne olur olmaz diye yanıma aldığım canım Euromun yarısını bile harcamadan geri getirdim (şuan yüzde yüz kardayım kendimi büyük Hilmi gibi hissediyorum) ve emin olun her şeyi yaptım asla aklımda bir şey kalmadı. Sadece bilen bilir gerizekalı gibi ayağımı kapıya çarptığım için tırnağım çıkmıştı hastanede film ilaç falan derken orada biraz fazla para harcamıştım ama eminim size bir şey olmaz. Oradan dönerken size bir de sertifika verecekler ve üzerinde Erasmus yazıyor yani Erasmusu aradan çıkartmış olacaksınız daha ne olsun!
O kadar yazdım orada ne yapacağını yazmamışım özür dilerim 😁. Benim olduğum projede atölyede bez çanta dikimi vardı bu alışveriş torbaları tarzında poşet kullanmayın bunları kullanın demek için bir projeydi ama 1 tane tamamen dikmişliğim bile yok yani sizleri çok sıkmıyorlar. Diğer projem size sabahları havuza gidip çocuklarla nasıl etkinlik yapabiliriz diye etkinlikler oyunlar planlıyorduk daha çok kendinizi eğlendiriyorsunuz :) .
Bu benim aklıma yattı ama hala sormak istediğim sorular var dediğinizi duyar gibiyim bana WhatsApp ya da İnstagramdan yazın beybiler.
Millet deli gibi gezip dünyayı keşfederken biz neden oturalım?
İnstagramdan ulaşmak isteyenler için buyurun efenim https://www.instagram.com/kurkmantolu27/
8 Aralık 2019 Pazar
10 Kasım 2019 Pazar
MADAME TUSSAUDS MÜZESİ
Merhaba beybitolar! Özledik mi birbirimizi? Sizleri bu sefer çok çok güzel bir yere götürüyorum hatta gidince cennet burası ya diyeceğinize eminim.
Dünya liderlerinden sporculara oyunculardan mankenlere herkesi aynı anda görüp sarılıp fotoğraf çektirmek ister misiniz? Evet dediğinizi duyar gibiyim o yüzden sizleri Madame Tussauds müzesine götürüyorum.
250 yıllık geçmişe sahip müzenin 21.şubesi İstanbul'da. Yurt dışında ilk açıldığı zamanlar korku odası denmesine rağmen bugün büyük bir hayran kitlesine sahip.
Öyle eciş bücüş yapmamışlar maşallah birebir aynısı yapmışlar. O elin damarlarından tutun o kirpiklere vücut kaslarına kadar her şey inanılmaz gerçekçi.
Efendim bu sefer yazıyı çok uzun tutmayacağım hadi yine iyisiniz çünkü fotoğraflara bakmanız bile yeterli (fotoğraflar instagram hesabında bakmayı unutmayın beybiler). Bitirmeden söyleyeceklerim var beybiler müzeyi gezerken her gün dezenfekte edilen kıyafetler ve aksesuarlar var onları kullanabiliyorsunuz harika fotoğraflar ortaya çıkıyor bana güvenin. Daha sonra normal bilet fiyatı 80 lira olan müzenin giriş ücreti kısa süreliğine 39 lira hemen koşup yetişin biletlerinizi alın efenim. Biletlerinizi dedim çünkü sadece bu müze değil Sea Life ve Legoland bilet fiyatları da 39 lira bu fırsatı kaçırmadan hadi çıkın çıkın gidin.(tamam tamam çok kötüydü özür dilerim)
Biliyorsunuz bizde hizmet asla bitmez online olarak biletleri almak isteyenler için buyrun https://www.madametussauds.com/istanbul/tr/b%C4%B0letler/
Kimler var ya isimlerini yazmamışsın diyenler için o da burada https://www.madametussauds.com/istanbul/tr/madame-tussauds-%C4%B0stanbulda-neler-var/
O kadar yazdın adres ver tatlım diyenler için https://www.madametussauds.com/istanbul/tr/ziyaretinizi-planlay%C4%B1n-old/ula%C5%9F%C4%B1m/
Ayy yeter linklere doyduk diyenler tamam bu son link https://www.instagram.com/kurkmantolu27/?hl=tr buraya tıklayıp fotoğraflara bakabilirsiniz beybiler.
Reklamlara tıklamayı unutmayın görüşürüz beybiler.
22 Ekim 2019 Salı
Masallar Diyarı Ormanya
Herkese selaaamm! Umarım hepiniz iyisinizdir. Hatırlarsanız en son oturup azıcık dizi övmüştüm ( http://elifdarc.blogspot.com/2019/10/netflix.html ) iyi geldi arada yapalım böyle :).
Evimizde oturup dizilerimizi izledik falan şimdi biraz gezme zamanı.Toplayın çantaları yapın sandviçlerinizi Orman havası almaya gidiyoruz!
Şimdi anlatmaya başlamadan uyarıyorum bu yazı İstanbul ve çevresini ilgilendiriyor :).
Havalar daha fazla soğumadan sizleri kaçamak yapmaya davet ediyorum. Kocaman bir helal olsun Koceli Belediyesi diyerek sizleri Ormanya'ya götürüyorum. Ormanya 4 bin dönümlük alana sahip dünyanın 3. Avrupa'nın ise en büyük Doğal Yaşam Alanı. Temiz hava alacağınız ailenizle arkadaşlarınızla gideceğiniz harika bir yer. Kocaman girişinden içeri giriyoruz ve bizi yaprakların döküldüğü adeta görsel şölen sunan çardaklarda güzel bir kahvaltı yapıyoruz. Hop hop hop semaver yakmıyoruz çünkü mangal yasak sadece küçük piknik tüpü kullanabilirsiniz amaaan yük olmasın derseniz eğer 1 buçuk liraya çayınızı alabilirsiniz. Kahvaltımızı yaptık yaprakların ortasına oturup fotoğrafımızı çektirdik şimdi sıra Ormanya keşfinde.
Evimizde oturup dizilerimizi izledik falan şimdi biraz gezme zamanı.Toplayın çantaları yapın sandviçlerinizi Orman havası almaya gidiyoruz!
Şimdi anlatmaya başlamadan uyarıyorum bu yazı İstanbul ve çevresini ilgilendiriyor :).
Havalar daha fazla soğumadan sizleri kaçamak yapmaya davet ediyorum. Kocaman bir helal olsun Koceli Belediyesi diyerek sizleri Ormanya'ya götürüyorum. Ormanya 4 bin dönümlük alana sahip dünyanın 3. Avrupa'nın ise en büyük Doğal Yaşam Alanı. Temiz hava alacağınız ailenizle arkadaşlarınızla gideceğiniz harika bir yer. Kocaman girişinden içeri giriyoruz ve bizi yaprakların döküldüğü adeta görsel şölen sunan çardaklarda güzel bir kahvaltı yapıyoruz. Hop hop hop semaver yakmıyoruz çünkü mangal yasak sadece küçük piknik tüpü kullanabilirsiniz amaaan yük olmasın derseniz eğer 1 buçuk liraya çayınızı alabilirsiniz. Kahvaltımızı yaptık yaprakların ortasına oturup fotoğrafımızı çektirdik şimdi sıra Ormanya keşfinde.
ORMANYA DOĞAL YAŞAM PARKI 6 ana bölgeden oluşmaktadır;
Vahşi Yaşam Alanı
Çadır ve Karavan Kamp Alanı
Yürüyüş ve Bisiklet Parkurları
Yaban Hayat Rehabilitasyon Merkezi
Doğa Okulu
Çeşit çeşit hayvanları görüp güzel güzel severek ilerliyoruz. Aaaa o da ne ücretsiz at binme cesareti olanlar biniyor ne kadar 03-18 yaş yazsalar da at gibi adamların bindiğini gördüm. Tabi ilerlerken psikopat tavuklar sizleri kovalayacak korkmayın usul usul uzaklaşın oradan.
Vahşi yaşam alanının girişinde bizleri kocaman boynuzları ile geyikler ve atlar karşılıyor. Geyikler için dünyanın en muhteşem hayvanları diyebilirim. Hayran hayran hayvanları izledikten sonra ağaçlarla kaplı yürüyüş parkında hem yürüyor hem fotoğraf çektiriyoruz. Ve ve kesinlikle bayılacağınız Hobbit evleri bölümü masal diyarına hoş geldiniz! Şirinler köyünü andıran mantarları ile Hobbitlerin yuvasından selam. Adeta farklı bir dünyayla buluşacağınız bir masal diyarı burası fotoğraflarını deli gibi görmek istediğinizi biliyorum canım o yüzden linki aşağı bırakacağım merak etmeyin :) .
Vahşi yaşam alanının girişinde bizleri kocaman boynuzları ile geyikler ve atlar karşılıyor. Geyikler için dünyanın en muhteşem hayvanları diyebilirim. Hayran hayran hayvanları izledikten sonra ağaçlarla kaplı yürüyüş parkında hem yürüyor hem fotoğraf çektiriyoruz. Ve ve kesinlikle bayılacağınız Hobbit evleri bölümü masal diyarına hoş geldiniz! Şirinler köyünü andıran mantarları ile Hobbitlerin yuvasından selam. Adeta farklı bir dünyayla buluşacağınız bir masal diyarı burası fotoğraflarını deli gibi görmek istediğinizi biliyorum canım o yüzden linki aşağı bırakacağım merak etmeyin :) .
Kısaca özetlemek gerekirse bir gününüzü ayıracağınız kafa dinleyip sakinleştiğiniz bir doğa gezisi vaad ediyorum size.
Yazının sonuna gelirken hemen akıllardaki soruları cevaplıyorum.
- Mangal yasak
- Bisiklet parkuru var ama henüz bisikletler gelmiş (belki kendi bisikletinizi getirirsiniz)
- Alan içinde küçük büfeler var ve fiyatları gayet makul
- Giriş ücreti ve otopark ücreti yok
- Çocukların oynayacağı parklar ve survivor parkuru gibi oyun alanları mevcut
- Giriş 09.00 çıkış 19.00
- Ücretsiz olmasına rağmen çok çok kalabalık değil ben cuma günü gittiğim için belki öyledir o yüzden sorumluluk kabul etmiyorum.
- Kamp alanı mevcut ücretsiz oraya gidip kamp yapabilirsiniz hatta karavanlar için bile yerleri mevcut
Bu kadar güzel yerleri başkasına anlatırken biraz korkarak anlatıyorum aslında hem kimse bilmesin istiyorum hem herkes bu güzelliği görsün istiyorum umarım sizler görürsünüz :)
Elifciğim taaaa nerede bir yol tarifi paylaş dediğinizi duyar gibiyim buyrun efenim https://www.ormanya.com/iletisim
Eeeee fotoğraflar derseniz o da var buyrun https://www.instagram.com/kurkmantolu27/?hl=tr
Reklamlara tıklamayı ve instagramdan takip etmeyi unutmayın beybiler görüşürüz..
23 Eylül 2019 Pazartesi
Sütün Yararı ve Süt Tüketimi Üzerine Biraz Konuşalım
Starbucks'ta kahve sırasında beklerken siparişlere kulak kesildim biraz. Bir tanesi içeceğini yağlı sütle isterken, üstünde taytı, kolunda spor çantasıyla sporda ne yaptığını yanındaki arkadaşına detaylı olarak anlatan hanımefendi ise yağsız sütlü Americano istedi. Düşündüm düşündüm, ne ara bu kadar çeşit çıktı? Sahi eskiden bu kadar süt çeşidi mi vardı?
Yağlı süt, yağsız süt, badem sütü, soya sütü, organik süt derken çeşitler artıyor da artıyor. Artıyor ama biz bilinçli mi tüketiyoruz? Yağlı sütle yağsız süt arasındaki farkı örneğin, ne kadar biliyoruz?
Yağlı Süt, Yağsız Süt, Yarım Yağlı Süt...
Belki siz de dikkat etmişsinizdir, marketlerde gördüğümüz sütler, yağ oranlarına göre 3 farklı şekilde sunuluyor:
Tam yağlı sütler: Yağ oranı azaltılmamış, enerji miktarı korunmuş sütlerdir. Tam yağlı sütler, %3 ila %3,4 oranında yağ içerir.
Yeterli ve dengeli beslenme için yeterli miktarda yağın da gıdalarla birlikte alınması gereklidir. Süt yağı önemli bir enerji kaynağıdır. Aynı zamanda laktozun en iyi şekilde kullanımını ve vücut için gerekli olan A, D, E, K vitaminlerinin taşınmasını sağlar.
Yarım yağlı sütler: Yarım yağlı sütler, tam yağlı sütteki yağın azaltılması ile, hiçbir koruyucu katkı maddesi kullanılmadan üretilir. Yarım yağlı sütler genellikle %1 - %2 oranı arasında yağ içerir.
Yağsız/ekstra light sütler: 0,15% ve altı yağ oranına sahip sütlerdir. Normal sütten daha az kaloriye sahip olduklarından, özellikle kilo kontrolü amacıyla kullanılır ve kalp-damar hastalarının tercih etmesi önerilmektedir.
Light Süt Ürünleri Sağlığa Zararlı mı?
Geçenlerde bir arkadaşım, light sütün zararlı olduğuna dair bir şeyler duyduğunu söyleyince başladım araştırmaya. Çünkü light sütün zararlı olduğu şehir efsanesi, sütle ilgili doğru bilinen yanlışlar arasında başı çekiyor neredeyse. Ben de bu yüzden bayağı bir kaynak okudum, hepsi de aynı şeyi söylüyordu; hayır, light süt zararlı değil. Sütteki "light" ibaresi, sütün içindeki enerji değerinin diğer süt ürünlerine göre az olduğunu göstermek için kullanılıyor.
Siz Hangi Sütü Tercih Etmelisiniz?
Bu kişiye göre değişken bir durum. Dolayısıyla bir rahatsızlığınız yoksa veya doktorunuz tarafından uyarılmadıysanız, kilo koruma veya kilo verme gibi bir amacınız yoksa normal yağlı yani tam yağlı süt tüketebilirsiniz. Ancak doktorunuz uyardıysa, bir rahatsızlığınız varsa veya kilonuza dikkat ediyorsanız, kalori hesabı yapıyorsanız yarım yağlı veya yağsız sütleri tüketebilirsiniz.
Bir boomads advertorial içeriğidir.
11 Eylül 2019 Çarşamba
16. İstanbul Bienali
Herkese merhaba beybiler yeniden kavuştuk. Yazıya başlamadan hemen bir şey açıklamak istiyorum "Giriş bölümünü hep samimiyetsiz yazıyorsun sanki" diye yorum aldım ama gerçekten samimiyim hepiniz beybisiniz benden daha ne istiyorsunuz?
Bütün samimiyetimle başladığım yazımın konusuna geliyorum beybiler 16. İstanbul Bienali. Henüz başlamadı ama ben önceden sizleri bilgilendirmek istedim sonra gidince sudan çıkmış balığa dönmenizi istemem. Önce bienal ne diye soranlar için ufak bir bilgilendirme yapmak istiyorum.
Bienal, İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) 1987 yılından bu yana farklı kültürlerden sanatçılar ve izleyicileri buluşturduğu sanat durağı. Bienal Fransızca kökenli bir kelime ve anlamı "her bir diğer yıl". Bienal iki yılda bir düzenlenen etkinliklere verilen isimdir kısaca.
Nicolas Bourriaud küratörlüğündeki bienalin konusu ise Yedinci Kıta. İçinde yaşadığımız dünyanın yeni bir jeolojik çağa girdiği konusunda pek çok bilim insanı hemfikir. Antroposen adı verilen bu yeni çağın en belirgin özelliği ise, ona jeolojik faaliyetlerden ziyade insan faaliyetlerinin yol açmış olması. Antroposen’de gezegenin insan eli değmemiş köşeleri gitgide azalırken, yerleşim merkezleriyle diğer canlıların paylaştığı kırsal arasında var olduğuna inanılan kültür-doğa ayrımı da ortadan kalkıyor. Dünya, şehirlerin tek bir megapolde birleştiği, merkezi olmayan, tamamen insan üretimi bir mekâna dönüşüyor. Canlılar ile makinelerin, doğal ile yapay zekânın iç içe geçtiği bu çağda ise sanat, giderek insanı merkezine almaktan vazgeçerek yönünü insan ile insan-olmayan arasındaki sınırın geçirgenleştiği bir dünyayı araştırmaya doğru çeviriyor.
Yedinci Kıta, sanatı, insanın etkilerini, takip ettiği yolları, bıraktığı izleri ve insan-olmayanlarla etkileşimini araştıran bir antropoloji olarak tanımlıyor. Bienal ana başlığını, Antroposen çağının küresel ısınmayla birlikte en gözle görünür sonuçlarından biri olan, Pasifik Okyanusu’nun ortasındaki devasa atık yığınından alıyor. Popüler bilimdeki adıyla “Yedinci Kıta”, 3,4 milyon kilometrekare genişliğinde, 7 milyon ton ağırlığındaki bir plastik yığınından meydana geliyor. İnsan atıklarının okyanusun ortasında dünyaya yeni bir kıta kazandırdığı bu olay, 16. İstanbul Bienali için ekolojik sorunlar karşısında sanatın güncel durumunu pek çok sanatçı, düşünür, antropolog ve çevreci ile birlikte araştırmak için bir çıkış noktası oluşturuyor.
Şimdi geldik nerede bu Bienal diye soranların kafasındaki soru işaretini yok etmeye. Bienal farklı mekanlarda hatta bu sene 4 sergisi Büyükada'da. Bizde asla hizmetler eksik olmaz sizler için mekanların olduğu sayfayı şöyle bırakıyorum https://bienal.iksv.org/tr/mekanlar . 14 Eylül'de başlayan Bienal'i sakın kaçırmayın ve unutmayın ücretsiz. Boş boş oturma değil kültürlenme zamanı! 💗
Bienal hakkında ya da diğer etkinlikler hakkında daha fazla bilgi almak isteyenler için linki şöyle bırakıyorum. https://bienal.iksv.org/tr .
Girişlerde karekod uygulaması olduğu için sadece 5 saniyenizi alacak formu doldurmayı unutmayın http://istanbulbiennial2019.iksv.org/Kayit/E/GENEL%20D%C3%96NEM/T%C3%BCrk%C3%A7e
Kendinize iyi bakın 💖
Girişlerde karekod uygulaması olduğu için sadece 5 saniyenizi alacak formu doldurmayı unutmayın http://istanbulbiennial2019.iksv.org/Kayit/E/GENEL%20D%C3%96NEM/T%C3%BCrk%C3%A7e
Kendinize iyi bakın 💖
9 Ağustos 2019 Cuma
Amasya 🌸
Herkese merhabalar beni özlediniz mi? Özleyenlere kocaman kalp. Şimdi öncelikle azıcık teşekkürlerim var daha sonra yazımıza başlayabiliriz. Blog işine gireli tam 1 yıl olmuş 👏 Bu işe ilk kalkıştığım zaman beni gazlayan bana cesaret veren arkadaşlarıma öncelikle teşekkür ediyorum yüzüme gülüp arkamdan dedikodumu yapanlara ise yazıklar olsun diyorum. Ben kesin okumazlar fazla sürmez diyordum ama 1 yıl oldu bile hiç beklemediğim insanlardan olumlu geri dönüşler aldım ahhh ağlamak istiyorum hepinizi çok çok seviyorum daha büyük konuşmayı ikinci yıla saklıyorum 😁
Şimdi beybiler son yazımı yazarken vantilatörün karşısına yatmış sıcaktan ölüyordum ama şuan üzerime hırka almamak için kendimi zor tutuyorum. Eveet canikolar İstanbul'dan kaçtım. Gönül isterdi ülke ülke dolaşıp YouTube kanalı açmak ama en fazla Amasya'ya geldim.. Bu kısa dramdan sonra sizlere azıcık Amasyadan bahsetmek istiyorum.
Amasya diğer adı ile şehzadeler şehri size yemin ederim 2 buçuk saatte gezebileceğiniz bir yer. Dar sokakları kendine has evleri sessiz sakinliği ile size cenneti anımsatabilir. Irmak kenarında bulunan heykelleri ve müzeleri ile tam bir tarih kitabı. Heykeller müzeler demişken Ferhat ile Şirin aşkını bilmeyen yoktur o aşkın izleri hâlâ bu şehirde. Ferhat'ın deldiği dağı ve mezarlarını Aşıklar müzesinde görebilirsiniz. Şehzadeler müzesinde ise şehzadelerin balmumu heykellerini görebilirsiniz (inanılmaz korkunç). Hepsini tek tek sayarak sizi sıkmak istemiyorum buraya geldiğiniz zaman içeri şehir dedikleri hediyelik eşyaların satıldığı caddede kime sorsanız size gösterirler. Sırf içeri şehiri anlatmak için bu kadar lafı dolaştırmam peki 😁 içeri şehir kral Kaya mezarlarının hemen aşağısı küçük küçük dükkanların olduğu açık alanda hediyeler çarşısı. Sadece dükkanlar yok ırmak kenarından görünen oteller ve restoranlara giriş yeri orası.
Şimdi gezdiğim yerler benim olsun sizleri Amasia Mutfağına götürüyorum zaten bu yazıda sadece buradan bahsedeceğim diye başlamayı planlamıştım ama yoğun ısrar sonucu Amasya hakkında iki kelime bilgi verdim yeter 😁 Amasia Mutfağı ırmak kenarında harika manzarası ve harika dekorasyonu ile içeri girdiğiniz anda yüzünüzü gülümseten bir yer. Eğer Amasya'ya gelirseniz kesinlikle tavsiye edeceğim ilk 3 yerin 1.sırasında burası geliyor. Yöresel yemek isteyenler içinde doğru adres. Toyga çorbası, keşkek, baklalı dolma gibi yöresel yemekleri harika bir sunumla yiyebilirsiniz.
Kesinlikle tavsiye edeceğim ilk 3 yeride sizlerle paylaşmak istiyorum.
1.Amasia mutfağı (çalışanları ve yemekleri harika)
2. Roma dondurmacısı (küçük bir dükkan olmasına rağmen harika dondurması var sadece dondurmacı amca biraz asabi 😁 )
3. Kızlar sarayı (kral Kaya mezarlarına çıkarken yan tarafta kalan şehri kuşbakışı izleyebileceğiniz harika manzarası olan bir yer tek kötü tarafı sıcaktan yukarı zor çıkıyorsunuz ama yukarıda rüzgardan yarım saatten fazla duramıyorsunuz. )
Biraz hızlandırılmış tur gibi anlattım farkındayım ama gerçekten bu kadar bu şehir 😁 o kadar övdüm biraz gömmek istiyorum. Yolunuz düşer bu sehire gelirseniz ya da bu şehirde oturuyorsanız asssslaaa gitmeyeceğiniz bir yer söylüyorum Çınaraltı diye bir cafe. Yarım saatten fazla oturdum ve kesinlikle ilgilenmediler garsonla göz göze gelince kafasını çevirdi tam kalkacağım zaman kaplumbağa hızında yanıma gelmeye çalışıyor heyyy yavrum hey siz beni daha tanımıyorsunuz her önünden geçtiğimde camlarına taş atmayı düşünüyorum.
Şehri akşam görmeniz dileği ile kendinize iyi bakın beybiler öpüyorum 🌸 Instagram hesabını takip etmeyi unutmayın 😊 https://www.instagram.com/kurkmantolu27/

7 Temmuz 2019 Pazar
Emaar Akvaryum
Yeniden merhaba beybiler. Tatile gidildi mi yoksa hala evde pineklemeye devam mı? Tamam tamam bu iğrenç soru yüzünden kaçmayın bu sene herkes evini bekliyor o belli. Şimdi efendim birazcık doldum önce sohbet edelim sonra sizi efsane bir yere götüreceğim. Öncelikle bu sıralar instagram mezuniyet ve düğün fotoğraflarından geçilmiyor (ben olsam 1263545 tane atardım ama olsun) artık bir durun lütfen benim attığım fotoğrafları gölgeliyorsunuz 😂 adam mayıs ayında mezun olmuş hala kepli fotoğraf atıyor yeter dur lütfen. Düğün fotoğraflarına çok bir şey demiyorum gerçi ama geçen sene evlenmişsin artık gelinlikli fotoğraf atma lütfen lütfen. Bu sayfayı dedikodu sayfası olarak açmadığım için inanılmaz pişmanım ya gram beni ilgilendirmeyen şeylere laf atmaya bayılıyorum. Alınan falan varsa özür dilerim beybiler sonuçta ekmek teknem sizin sayenizde ayakta 😂. Biliyorum bazılarınız ufaktan bana gıcık olmaya başladı hemen sizi sualtı güzellikleriyle buluşturuyorum o yüzden.
Sizleri bugün Emaar akvaryuma götürüyorum. Ya Emaar avm bize avm mi gezdireceksin diye sormadan hemen söylüyorum hayır. Akvaryum avm içinde 4.500m2'lik alana sahip 20 bin canlıya ev sahipliği yapıyor. Emaar Akvaryum İstanbul Akvaryuma göre daha ucuz tabi hangisi daha büyük derseniz tabi ki İstanbul Akvaryum. Eşinizi,arkadaşınızı,çocuğunuzu,sevdiceğinizi alıp harika vakit geçireceğiniz bir yer. Çeşit çeşit balıkları yemin edebilirim bir tanesi kesinlikle görümce balığıydı balığın kafasında kocaman bir topuz vardı işte böyle çeşit çeşit balıklar var gezerken sürekli ulan bu kadar balık mı varmış ya diye şaşırmaktan kendinizi alamıyorsunuz. (Hemen aşağıya görümce balığını koyuyorum)
Akvaryumda sadece balık yok yılan,kaplumbağa,kurbağa,penguen,böcekler,papağan diye liste uzuyor. En fazla 1 buçuk saatte hayatınızda görmediğiniz kadar canlı görme sözünü veriyorum. Benim orada en çok sevdiğim canlı su samurlarıydı hem inanılmaz komik tipleri vardı hem sizinle oyun oynamaya çalışıyorlardı inanılmazlardı. Şimdi çirkin demek istemiyorum duyar yememek için ama en tuhaf olanı ise su fareleriydi kocaman ıslak ıslak ve hiç sevimliliği yoktu. En en en ihtişamlısı ise 6 metre boyundaki kral timsah ve 3 metrelik dişisi. Şimdi ben size biraz karışık anlattım biliyorum ama biraz daha düzene sokmak gittiğiniz zaman işinizi kolaylaştırmak için ufak bir bölüm ayırması yapacağım canım okuyan.
Şimdi akvaryum 7 bölümden oluşuyor. Önce sizi Kayalık kıyılar karşılayacak çeşitli vatozların olduğu ve büyüklü küçüklü köpekbalıkları ile dolu hafif ürkeceğiniz bir yer. Oranın hemen yanında tünel bölümü var çeşitli balıkların tepenizden geçtiği harika bir tünel azıcık beklerseniz sırayı efsane fotoğraf çektirebilirsiniz. Pavyon ışıklarını aratmayan denizanası galerisi sanki ışıklarla dans ediyor gibi bir görüntüye sahip. Örümceklerin dev su farelerinin yılanların olduğu ormanlar bölümü biraz kaşındırıcı çünkü ayyy üzerimde yürüyorlar sanki diyeceğinize eminim. Nehirler ve şelaleler bölümünde ise kırmızı yanaklı kaplumbağa adında dünyanın en tatlı canlısını ve bazı korkunç balık türlerini göreceksiniz. Benim en çok sevdiğim bölüme geldik Penguen adası allahım gidip sarılmamak için kendimi çok zor tuttum inanılmaz tatlılar onlara ait bölümde su kaydırağı var ben çok bekledim oradan kaymasını ama kaymadı umarım siz görebilirsiniz. Geldik gezimizin son durağına Timsah krallığı gerçekten inanılmaz ürkütücü. Timsahlara yukarıdan bakabiliyorsunuz yerler cam ve hemen altınızda timsahlar var ben sürekli ya bu cam kırılırsa acaba bu hayvanları ne zaman beslediler düşersem beni hemen yerler mi diye başımın etini yedim ama olsun.
Yazımızın sonuna gelirken orada belli bir ücret karşılığı köpekbalıkları ile yüzebiliyorsunuz cesareti olanı davet ediyorum😂.
Dev hizmet vermeye devam ediyorum ulaşım için servisler var onun saatlerini şöyle bırakıyorum. https://www.emaarsquaremall.com/avm-shuttle-ulasim
Diğer yazıya kadar kendinize iyi davranın instagram sayfasına bakmayı unutmayın beybiler 💖
26 Haziran 2019 Çarşamba
Miniatürk
Merhaba canım okuyanlar. Nasılsınız? Umarım benim tatilimden daha zevkli geçiyordur tatiliniz. Gerçi biz 100 kişiye sorduk 1 popüler cevap aldık herkesin tatili berbat geçiyormuş ama olsun eğlenen bir iki insan gördük hevesimiz yine kursaklarımızda kaldı. Zaten tatil dediğimiz şeyin 3 tanımı var.
1.Aile ile beraber ananın babanın zorla memleketine gitmek
2.bütün festivallere katılıp sırtına çantasını takıp free takılıp ölene kadar mutlu olan tayfa
3.Benim başını çektiğim bütün gün evde oturup ölümüne netflix sayfasında takılıp sadece markete gimekten kararan tayfa (tamam tamam ben arada geziyorum)
Şimdi efendim eğer siz beybitolarda bu 3.grubun içindeyseniz sizleri Mardinden Nevşehire İzmirden Trabzona tek seferde her yere götürüyorum ama birazcık küçülmüş hallerine.
Yeni durağımız Miniatürk. Hemen hemen herkesin mutlaka okul gezisiyle falan gittiği açık alan müzesi. Ben her gittiğimde masallar diyarında dolaşıyormuşum gibi hissediyorum "Kürk mantolu Elif mini masal ülkesinde" harika bir isim olduğunu düşünüyorum konu tartışmaya kapalı.
Miniatürk’te, binlerce tarihi eser arasından, bilinirliğine, dönemini temsil yeteneğine göre Türkiye ve Osmanlı coğrafyasından seçilen 62 eser İstanbul’dan, 60 eser Anadolu’dan ve 13 eser bugün Türkiye sınırları dışında kalan Osmanlı coğrafyasından olmak üzere 135 mimari eserin, 1/25 oranına küçültülmüş minyatür modellerine yer verilmiş diyerek kopyala yapıştır yaptım kusura bakmayacaksınız.
Müze içerisinde Kristal İstanbul müzesi ve Panorama Zafer müzesi bulunmaktadır.
Kristal İstanbul Müzesi söylenenlere göre dünyanın ilk kristal müzesiymiş efendim ne kadar doğru orasını bilemem ama gittiğiniz zaman kesinlikle görmeniz gereken bir yer onu biliyorum. Peki buranın içinde neler var diye soracak olursanız Galata Kulesi, Ayasofya Müzesi, Sultan Ahmet Camii, Çırağan Sarayı, Fatih Camii, Haydarpaşa Garı, İstanbul Büyükşehir Belediye Binası, İstanbul Üniversitesi, Kız Kulesi, Sent Antuan (St. Antoine) Kilisesi, Topkapı Sarayı, Eyüp Sultan Camii, Rumeli Hisarı, Dolmabahçe Sarayı, Süleymaniye Camii ve Boğaziçi Köprüsü bulunmaktadır. Bu eserler ışık ve lazer tekniği ile 3 boyutlu olarak yapılmıştır.
Panorama Zafer Müzesi ise 2003 yılında açılmış.Kitaplardan okuyup öğrenilen savaş, bu kez, elinizi uzatsanız dokunabilecek, o günlere dalıp gidecekmişsiniz gibi yakınınızda yapılıyor sanki. Ses ve ışık efektleri ile savaş gözünüzün önünde canlanıyor adeta.
Şimdi o kadar gezdik bir oturalım soluklanalım derseniz müze içerisinde Beltur bulunmaktadır. Eşe dosta hediye almadan dönmek olmaz derseniz hediyelik eşya dükkanı da bulunmakta.
Eğer sizlerde bir yerleri gezmek görmek istiyor fakat fırsat bulamıyorsanız uzağı yakın eden Miniatürk'e davetlisiniz.
Müze her zaman saat 09 -18.00 arası açık istediğiniz zaman gidip görebilirsiniz.
Hemen nasıl ulaşabileceğinizi yazıyorum çünkü bizde hizmet bitmez.
Eminönü: 47, 47Ç, 47E, 47N Belediye Otobüsü
Mecidiyeköy ve Şişli: 54 HŞ (Hasköy/Şişli) Belediye Otobüs
Taksim: 36 T (Cebeci- Taksim) Belediye Otobüsü
Topkapı: 41 ST ( Seyrantepe – Topkapı) Belediye Otobüsü
Sultanahmet- Dolmabahçe: TB 1
1.Aile ile beraber ananın babanın zorla memleketine gitmek
2.bütün festivallere katılıp sırtına çantasını takıp free takılıp ölene kadar mutlu olan tayfa
3.Benim başını çektiğim bütün gün evde oturup ölümüne netflix sayfasında takılıp sadece markete gimekten kararan tayfa (tamam tamam ben arada geziyorum)
Şimdi efendim eğer siz beybitolarda bu 3.grubun içindeyseniz sizleri Mardinden Nevşehire İzmirden Trabzona tek seferde her yere götürüyorum ama birazcık küçülmüş hallerine.
Yeni durağımız Miniatürk. Hemen hemen herkesin mutlaka okul gezisiyle falan gittiği açık alan müzesi. Ben her gittiğimde masallar diyarında dolaşıyormuşum gibi hissediyorum "Kürk mantolu Elif mini masal ülkesinde" harika bir isim olduğunu düşünüyorum konu tartışmaya kapalı.
Miniatürk’te, binlerce tarihi eser arasından, bilinirliğine, dönemini temsil yeteneğine göre Türkiye ve Osmanlı coğrafyasından seçilen 62 eser İstanbul’dan, 60 eser Anadolu’dan ve 13 eser bugün Türkiye sınırları dışında kalan Osmanlı coğrafyasından olmak üzere 135 mimari eserin, 1/25 oranına küçültülmüş minyatür modellerine yer verilmiş diyerek kopyala yapıştır yaptım kusura bakmayacaksınız.
Müze içerisinde Kristal İstanbul müzesi ve Panorama Zafer müzesi bulunmaktadır.
Kristal İstanbul Müzesi söylenenlere göre dünyanın ilk kristal müzesiymiş efendim ne kadar doğru orasını bilemem ama gittiğiniz zaman kesinlikle görmeniz gereken bir yer onu biliyorum. Peki buranın içinde neler var diye soracak olursanız Galata Kulesi, Ayasofya Müzesi, Sultan Ahmet Camii, Çırağan Sarayı, Fatih Camii, Haydarpaşa Garı, İstanbul Büyükşehir Belediye Binası, İstanbul Üniversitesi, Kız Kulesi, Sent Antuan (St. Antoine) Kilisesi, Topkapı Sarayı, Eyüp Sultan Camii, Rumeli Hisarı, Dolmabahçe Sarayı, Süleymaniye Camii ve Boğaziçi Köprüsü bulunmaktadır. Bu eserler ışık ve lazer tekniği ile 3 boyutlu olarak yapılmıştır.
Panorama Zafer Müzesi ise 2003 yılında açılmış.Kitaplardan okuyup öğrenilen savaş, bu kez, elinizi uzatsanız dokunabilecek, o günlere dalıp gidecekmişsiniz gibi yakınınızda yapılıyor sanki. Ses ve ışık efektleri ile savaş gözünüzün önünde canlanıyor adeta.
Şimdi o kadar gezdik bir oturalım soluklanalım derseniz müze içerisinde Beltur bulunmaktadır. Eşe dosta hediye almadan dönmek olmaz derseniz hediyelik eşya dükkanı da bulunmakta.
Eğer sizlerde bir yerleri gezmek görmek istiyor fakat fırsat bulamıyorsanız uzağı yakın eden Miniatürk'e davetlisiniz.
Müze her zaman saat 09 -18.00 arası açık istediğiniz zaman gidip görebilirsiniz.
Hemen nasıl ulaşabileceğinizi yazıyorum çünkü bizde hizmet bitmez.
Eminönü: 47, 47Ç, 47E, 47N Belediye Otobüsü
Mecidiyeköy ve Şişli: 54 HŞ (Hasköy/Şişli) Belediye Otobüs
Taksim: 36 T (Cebeci- Taksim) Belediye Otobüsü
Topkapı: 41 ST ( Seyrantepe – Topkapı) Belediye Otobüsü
Sultanahmet- Dolmabahçe: TB 1
Diğer yazıda görüşürüz beybiler fotoğraflara instagram sayfamdan bakabilirsiniz. https://www.instagram.com/kurkmantolu27/
2 Mayıs 2019 Perşembe
Büyükada
Herkese selam beybiler. En son yazımda yok efendim yaz geldi böyle havaların hastasıyız falan dedim 1 haftaya kalmadan buzzz gibi oldu havalar yani maşallah dediğim sadece 2 gün yaşıyor. Böyle kocaman maşallah diyerek ve yanıma nazar boncuğu alarak başlıyorum.
Zamanında Hatırla Sevgili, Dudaktan Kalbe gibi dizilere ev sahipliği yapmış canım Büyükada ayağınıza kadar geldi. Büyükada bir insan olsaydı kesin sessiz sakin kimseye karışmayan herkesi çok seven harika bir insan olurdu. Büyükada nasıl İstanbul'da bunu hâlâ anlayamıyorum burada kıyamet kopuyor orada insanlar çok mutlu birbirlerine gülümsüyorlar gayet sakinler sanki istanbul twitter ada instagram gibi bir şeyden haberi yok canım ada hiç bozulmaz inşallah (3 kere tahtaya vurdum). Herkesin meşhur hayali vardır ya emekli olunca Ege Bölgesine doğru kaçmak köy hayatı bla bla bla akıl vermek gibi olmasın ama adaya kaçın bence o kadar uzağa ne gerek var ama yok yok vazgeçtim doldurmayalım adayı sadece gezelim.
Büyükada bana göre büyülü çünkü oraya gittiğiniz zaman konuşmayı unutuyorsunuz sanki ağzınızdan çıkan kelimeler cümleler sınırlı oluyor tam listeyi hemen yazıyorum;
-ya çok güzel
-burada bir tanıdığın olacak
-acaba şu ev ne kadar
-pardon market (a101,şok,bim,carrefour) ne tarafta
-abi atlara çok yazık
Bu kadar.
Gerçekten güzelliğiyle büyüleyen ada tarihi ile biraz insanı ürpertiyor (her anlatılana inanan bir insan olduğum için elbette ben inandım ve korktum ). Büyükada eski bir Rum Okulunu içinde barındırıyor azıcık google bilgisi verdikten sonra korktuğum kısma değineceğim merak etmeyin :).
Yapı 1898-1899 yılları arasında bir Fransız şirketi tarafından otel olarak düşünülmüş ama gereken izni alamamış. Binayı daha sonra Eleni Zarifi isimli Rum asıllı bir kadın almış ve yapıyı yetimhaneye çevirmiş. Çeşitli olaylar yüzünden artık eskiyen bina dökülmeye başlamış. Geldik olayın korkunç yüzüne bina yetimhane olarak kullanılırken bir yangın çıkıyor kaçabilen çocuklar kaçıyor ama bir çocuk kuyuya düşüyor o sıra kimsenin aklına kuyuya bakmak gelmiyor tabi ve çocuk orada ölüyor. Ada sakinleri hala yetimhaneden çocuk ağlamaları ve çığlıklar duyuyormuş. Yıkılma tehlikesinden dolayı içeri girmek yasak ama dışı korkmanıza engel değil fotoğrafları instagram hesabımdan bakabilirsiniz.( https://www.instagram.com/kurkmantolu27/ )
Bu kadar korku yeter biraz eşsiz manzarasıyla Aya Yorgi kilisesinden bahsedelim efendim öncelikle sigara içiyorsanız kilonuz birazcık varsa o yokuş size cehennemin dibi gibi gelebilir öyle cool cool çıkamazsınız o yokuşu ama çıkınca o küfür ederek çıktığınız yolu unutuyorsunuz çünkü eşsiz manzarası bütün kötü düşünceleri siliyor.Hemen gidilsin instagram hesapları şenlensin..😍
Ada yazımızı bitirmeden önce mutlaka yapılması gerekenler listesi oluşturmak istiyorum;
Sanırım bu kadar umarım bu güzel havaların tadını çıkarırsınız ve adanın sokaklarında kaybolarak mutluluğu bulursunuz. Görüşürüz..
Zamanında Hatırla Sevgili, Dudaktan Kalbe gibi dizilere ev sahipliği yapmış canım Büyükada ayağınıza kadar geldi. Büyükada bir insan olsaydı kesin sessiz sakin kimseye karışmayan herkesi çok seven harika bir insan olurdu. Büyükada nasıl İstanbul'da bunu hâlâ anlayamıyorum burada kıyamet kopuyor orada insanlar çok mutlu birbirlerine gülümsüyorlar gayet sakinler sanki istanbul twitter ada instagram gibi bir şeyden haberi yok canım ada hiç bozulmaz inşallah (3 kere tahtaya vurdum). Herkesin meşhur hayali vardır ya emekli olunca Ege Bölgesine doğru kaçmak köy hayatı bla bla bla akıl vermek gibi olmasın ama adaya kaçın bence o kadar uzağa ne gerek var ama yok yok vazgeçtim doldurmayalım adayı sadece gezelim.
Büyükada bana göre büyülü çünkü oraya gittiğiniz zaman konuşmayı unutuyorsunuz sanki ağzınızdan çıkan kelimeler cümleler sınırlı oluyor tam listeyi hemen yazıyorum;
-ya çok güzel
-burada bir tanıdığın olacak
-acaba şu ev ne kadar
-pardon market (a101,şok,bim,carrefour) ne tarafta
-abi atlara çok yazık
Bu kadar.
Gerçekten güzelliğiyle büyüleyen ada tarihi ile biraz insanı ürpertiyor (her anlatılana inanan bir insan olduğum için elbette ben inandım ve korktum ). Büyükada eski bir Rum Okulunu içinde barındırıyor azıcık google bilgisi verdikten sonra korktuğum kısma değineceğim merak etmeyin :).
Yapı 1898-1899 yılları arasında bir Fransız şirketi tarafından otel olarak düşünülmüş ama gereken izni alamamış. Binayı daha sonra Eleni Zarifi isimli Rum asıllı bir kadın almış ve yapıyı yetimhaneye çevirmiş. Çeşitli olaylar yüzünden artık eskiyen bina dökülmeye başlamış. Geldik olayın korkunç yüzüne bina yetimhane olarak kullanılırken bir yangın çıkıyor kaçabilen çocuklar kaçıyor ama bir çocuk kuyuya düşüyor o sıra kimsenin aklına kuyuya bakmak gelmiyor tabi ve çocuk orada ölüyor. Ada sakinleri hala yetimhaneden çocuk ağlamaları ve çığlıklar duyuyormuş. Yıkılma tehlikesinden dolayı içeri girmek yasak ama dışı korkmanıza engel değil fotoğrafları instagram hesabımdan bakabilirsiniz.( https://www.instagram.com/kurkmantolu27/ )
Bu kadar korku yeter biraz eşsiz manzarasıyla Aya Yorgi kilisesinden bahsedelim efendim öncelikle sigara içiyorsanız kilonuz birazcık varsa o yokuş size cehennemin dibi gibi gelebilir öyle cool cool çıkamazsınız o yokuşu ama çıkınca o küfür ederek çıktığınız yolu unutuyorsunuz çünkü eşsiz manzarası bütün kötü düşünceleri siliyor.Hemen gidilsin instagram hesapları şenlensin..😍
Ada yazımızı bitirmeden önce mutlaka yapılması gerekenler listesi oluşturmak istiyorum;
- iskelede karşınıza çok fazla dükkan çıkacak oradan mutlaka çiçek tacı alın
- harika kocaman dondurmasını yemeden dönmeyin benim favorim mandalina böğürtlen ceviz
- lokma tatlısını çok ısrar etmiyorum ama bence deneyin
- kesinlikle piknik yapın ama evinizde kendinize yük olacak kısır börek yapmayın her şeyi oradan alın gezerken o kadar yük insanı deli ediyor.
- kesinlikle faytona BİNMEYİN !!!
Sanırım bu kadar umarım bu güzel havaların tadını çıkarırsınız ve adanın sokaklarında kaybolarak mutluluğu bulursunuz. Görüşürüz..
17 Mart 2019 Pazar
Kadıköy
Merhaba canım güneş merhaba canım ağaçlar merhaba papatyalar ve merhaba canım okuyanlar. Yaz aşığı biri olarak şuan sevgi patlaması yaşıyor olabilirim. Merakla beklenen cemre taa mart ayının ilk haftası düşmüştü ama deli gibi soğuklar peşimizi bırakmıyor derken güneş yüzünü gösterdi. Öncelikle bu yazımız ben gittim beğendim hadi eşinizi dostunuzu alın gidin yazısıdır ve çok uzun değildir merak etmeyin.
Efendim bu sefer durağımız kahvecilerin ve tatlıcıların başkenti Kadıköy. Yaz geliyor kilo verelim telaşı eminim hepinizde başlamıştır biliyorum ama 1 kerelik bir kaçamak yapabilirsiniz çünkü sizleri inanılmaz güzel hamburgeri,kahvaltısı,keki,tatlısı olan harika yerlere götürmek istiyorum
Mekanımızın adı Mosquito sakın bana ya tam nerede bu diye sormayın asla tarif etme yeteneğim yok yeri geliyor taksiciye evimin tarifini verirken bile şaşırıyorum. O yüzden siz köre sorsanız gösterir çok kolay yerde. Şimdi efendim burada sadece hamburger yok parmaklarınızı yiyeceğiniz efsane kahvaltısı var atıştırmalıkları var bir kafede ne arıyorsanız burada var. Gittiğim her mekanda mutlaka menü fotoğrafı çekiyorum ama bunu çekmeyi unuttum ama üzülmeyin indirimli menüsünü çektim aşağıda görebilirsiniz.
Menüde bulunan her yemeğe kefilim efsaneler. Mekanımız alkolü bir mekan ama gördüğünüz gibi kola seçeneği var. Çalışanları kesinlikle çok ilgililer ve servis inanılmaz hızlı. Benim mesela bu mekana puanım 10/8 olabilir. Ben burada söyleyince komik oluyor ama Erol Abi yemiştim instagram sayfasından görebilirsiniz ne kadar doyurucu olduğunu :) .
Şimdi yedik içtik oradan kalkıyoruz hemen oranın sokağında lokmacı var bu içine üstüne çikolata dökenlerden sizler için onu da deneyecektim ama inanılmaz sırası olduğu için denemedim siz o kadar beklemeyi göze alırsanız deneyebilirsiniz. Ya da çikolatalı bir tatlı isterseniz hane diye bir çikolatacı vardı instagram hesabımdan paylaştığım oradan neymiş ne değilmiş bakabilirsiniz.
Keşke yakın zamanda gidip fotoğraflarını çekseydim dediğim bir yer önermek istiyorum. Bunun yerini biliyorum merak etmeyin. Sanatçılar Sokağından girip biraz aşağı doğru yürüyerek Piraye kafeye ulaşabilirsiniz. Bana hep aile çay bahçesini hatırlatan inanılmaz güzel ve sıcak bir mekan ve ve ve çok güzel havuçlu tarçınlı keki var şiddetle tavsiye ediyorum burayı çok fazla anlatmak istemiyorum çünkü sadece orayı anlattığım bir blog yazmak istiyorum.
Ya Elif hava güzel diyorsun ama bizi sürekli kafelere gönderiyorsun dediğinizi duyar gibiyim o halde canlarım size iki seçenek sunuyorum. biri çekirdeğinizi alıp Moda Çay Bahçesinde bir oturuşta 6-7 bardak çay içip dedikodunun dibine vurabilirsiniz. Bir diğer öneri ise biranızı cipsinizi alıp moda sahilde çimlerde yuvarlanmak ya da tabu oynamak nasıl isterseniz beybiler.
Yazıyı bitirmeden önce ufak bir sitemim var ben bu yazıyı evde pijamalarımla oturarak yazıyorum kahrolsun vizeler kahrolsun güzel havada okula gitmek!
Sonra yine görüşürüz beybiler hadi öperler.
18 Şubat 2019 Pazartesi
YEREBATAN SARNICI
Selam beybiler nasılsınız? Ne zaman yazmaya kalksam sürekli aksilik oldu yazamadım ama bu sefer yazıyorum yeter artık. Şimdi hazırsak beraber mini minicik bir İstanbul turu atıyoruz. Efendim önce size en uygun yolla Ayasofya Müzesine gidiyorsunuz. Hadi oraya kadar gittik içine girelim derseniz hooopp orada bir durun müzenin inanılmaz bir kuyruğu var ben o kuyruğu umursamam diyorsanız kapıda giriş ücretinin 60 lira olması sürpriziyle karşılaşıyorsunuz. Müze kartım var benim hiç sıkıntı yok diyorsanız ona bir şey diyemem. Neyse oranın biraz aşağısında Yerebatan Sarnıcını göreceksiniz evet bizim asıl durağımız orası.
Gitmeseniz bile eminim daha önce adını duymuşsunuzdur. Şimdi size azıcık google amca bilgisi vermek istiyorum korkmayın korkmayın çok sıkmadan. Şimdi Bizans İmparatoru I. Justinianus abimiz tarafından yapılıyor bu sarnıç bir diğer adı ise Bazilika Sarnıcı. Aslında bu sarnıcın yapılma sebebi Topkapı Sarayının su ihtiyacını karşılamakmış. Bu kadar tarihi bilgi yeter sanırım. Sarnıca girdiğiniz zaman bir korku kaplayabilir loş ışıklar rutubet kokusu tepeden damlayan su damlaları falan ama korkmayın içeride komik şeylerde oluyor. Girişinde o komik şeyleri görmeniz mümkün ne bu komik şeyler diyecek olursanız bir grup adam toplanmış orada taht falan kurmuşlar 30 liraya Osmanlı kıyafetlerini giydirip fotoğraflarınızı çekiyorlar. O sarışın Alman abimiz ayağında spor ayakkabısı ile bir Osmanlı padişahı oluyor ya da parmakları ojeli Fransız ablamız peçesini kapatıyor ya böyle söyleyince çok komik olmuyor olabilir o yüzden bir fotoğraf daha bırakıyorum buraya. Ben çok gülmüştüm biraz siz gülün. Dur bu kıyafet olayını bitirmeden sormak istiyorum sizce gerek var mı böyle bir şeye?Bence yok dünyanın en saçma şeyi.
Neyse onlara güldükten sonra yolumuza devam ediyoruz. Bu sefer karşımıza dilek havuzu içerisinde ağlayan sütun çıkıyor. Sütun diğer sütunlara göre daha ıslak ve sütunda bir oyuk var baş parmağınızı koyuyorsunuz ve tam tur parmağınızı oynatmadan döndürüyorsunuz eğer döndürürseniz dileğinizin gerçekleşeceğini söylüyorlar. Sizler için denedim ve olmadı yazıklar olsun herkes yapabildi ben yapamadım.Hayal kırıklığımı yanıma alıp Medusanın yanına geçiyoruz. Medusa hikayesini bilmeyenler üzülmeyin dev hizmet onu da anlatıyorum. Google amcadan kopyala yapıştır yaparak.
Bir efsaneye göre Medusa, Yunan mitolojisinde yeraltı dünyasının dişi canavarı olan üç Gorgona’ dan biridir. Bu üç kız kardeşten yılan başlı Medusa, kendisine bakanları taşa çevirme gücüne sahiptir. Bir görüşe göre o dönemde büyük yapılar ve özel yerleri korumak için Gorgona resim ve heykelleri kullanılırdı ve Sarnıca Medusa başının konulması da bu yüzdendir.
Gitmeseniz bile eminim daha önce adını duymuşsunuzdur. Şimdi size azıcık google amca bilgisi vermek istiyorum korkmayın korkmayın çok sıkmadan. Şimdi Bizans İmparatoru I. Justinianus abimiz tarafından yapılıyor bu sarnıç bir diğer adı ise Bazilika Sarnıcı. Aslında bu sarnıcın yapılma sebebi Topkapı Sarayının su ihtiyacını karşılamakmış. Bu kadar tarihi bilgi yeter sanırım. Sarnıca girdiğiniz zaman bir korku kaplayabilir loş ışıklar rutubet kokusu tepeden damlayan su damlaları falan ama korkmayın içeride komik şeylerde oluyor. Girişinde o komik şeyleri görmeniz mümkün ne bu komik şeyler diyecek olursanız bir grup adam toplanmış orada taht falan kurmuşlar 30 liraya Osmanlı kıyafetlerini giydirip fotoğraflarınızı çekiyorlar. O sarışın Alman abimiz ayağında spor ayakkabısı ile bir Osmanlı padişahı oluyor ya da parmakları ojeli Fransız ablamız peçesini kapatıyor ya böyle söyleyince çok komik olmuyor olabilir o yüzden bir fotoğraf daha bırakıyorum buraya. Ben çok gülmüştüm biraz siz gülün. Dur bu kıyafet olayını bitirmeden sormak istiyorum sizce gerek var mı böyle bir şeye?Bence yok dünyanın en saçma şeyi.
Neyse onlara güldükten sonra yolumuza devam ediyoruz. Bu sefer karşımıza dilek havuzu içerisinde ağlayan sütun çıkıyor. Sütun diğer sütunlara göre daha ıslak ve sütunda bir oyuk var baş parmağınızı koyuyorsunuz ve tam tur parmağınızı oynatmadan döndürüyorsunuz eğer döndürürseniz dileğinizin gerçekleşeceğini söylüyorlar. Sizler için denedim ve olmadı yazıklar olsun herkes yapabildi ben yapamadım.Hayal kırıklığımı yanıma alıp Medusanın yanına geçiyoruz. Medusa hikayesini bilmeyenler üzülmeyin dev hizmet onu da anlatıyorum. Google amcadan kopyala yapıştır yaparak.
Bir efsaneye göre Medusa, Yunan mitolojisinde yeraltı dünyasının dişi canavarı olan üç Gorgona’ dan biridir. Bu üç kız kardeşten yılan başlı Medusa, kendisine bakanları taşa çevirme gücüne sahiptir. Bir görüşe göre o dönemde büyük yapılar ve özel yerleri korumak için Gorgona resim ve heykelleri kullanılırdı ve Sarnıca Medusa başının konulması da bu yüzdendir.
Başka bir rivayete göre de Medusa, siyah gözleri, uzun saçları ve güzel vücudu ile övünen bir kızdı. Medusa, Zeus’ un oğlu Perseus’u seviyordu. Bu arada Athena da Perseus’u seviyor ve Medusa’yı kıskanıyordu. Bu yüzden Athena, Medusa’nın saçlarını yılana çevirdi. Artık Medusa’nın baktığı herkes, taşa dönüşüyordu. Daha sonra Perseus, Medusa’nın başını kesti ve onun bu gücünden yararlanarak pek çok düşmanını yendi.
Valla bana soracak olursanız 2.rivayet daha mantıklı. Eee Medusa başımıza ne geldiyse hep güzellikten geldi. En çok sana üzülüyorum.
Medusanın başına doğrudan bakmamak için farklı taraflara doğru çevrilmiş olarak görünür. Orada da madeni para atarak dilek diliyorsunuz evet onu da yaptım şansımı her yerden deniyorum.
İşte beybitolar Yerebatan Sarnıcı böyle bir yer. Yerdeki boruları çuvalları görmezsek güzel bakılmış tarihi bir yapı.
Not: Yerebatan Sarnıcı her gün 09.00-17.30 saatleri arasında açık ve 5 tl giriş ücreti.
3 Ocak 2019 Perşembe
Beypazarı / Ankara
Herkese selam beybiler. Öncelikle herkesin yeni yılını kutluyorum umarım bu yeni yıl hiç keşke demezsiniz hedeflerinize emin adımlarla gidersiniz. Paraya para demezsiniz inşallah.
Bu kadar iyi dileklerden sonra biraz Ankara övmek istiyorum müsaadenizle. Aslında bir ayağım orada olduğu için şimdilik sadece Beypazarını övmek istiyorum. Ankara'ya 98 km uzaklıkta olan (bunu Google amcadan baktım çünkü yol bana 200 km gibi geldi) yerel lezzetleriyle turistik bir yer. İlk başta köye geldiğinizi düşünebilirsiniz çok normal çünkü insanları ve mimarisi ile öyle bir izlenim yaratıyor.
Şimdi beraber güzel bir yolculuğa çıkıyoruz hazır mısınız?
Önce karla kaplı hayvanlarla dolu yollardan geçerek Beypazarına doğru ilerliyoruz. Dev havuçlar göreceksiniz işte geldik merkeze. Arabanızı park ettikten sonra o dev havuçtan yukarı doğru çıkıyoruz ve Beypazarının yerel lezzetleri karşılıyor bizi. Unutmadan buraya geliyorsanız karnınızı çok doyurmayın çünkü o canım insanlar her şeyin tadına baktırıyorlar. Neyse o lezzetlerden biraz sonra bahsedeceğim az bekleyin. Biraz yukarıda Türk hamam müzesi var ben sadece orayı gezdim. Giriş ücreti 3 lira olan müze Türkiye'nin ilk hamam müzesidir. Gümüşten hamam tasları (aklınıza ne geldiğini biliyorum şşştttt :) ) peştemaller, gelin hamamı için bindallı tarzı kıyafetler ve "4 metrelik don" şaka değil cidden öyle bir şey var (dalga geçmemem lazım dalga geçmemem lazım) müze bu şekilde küçük ve Türk hamam adetlerine uygun ben onayladım okeeyy 👍. Biraz yerel lezzetlerinden bahsetmek istiyorum. Benim gibi her şeyin tadına bakmaya bayılıyorsanız cennete düştünüz diyebilirim. Her şeyin tadına bakabilirsiniz burada. Önce havuçlarından başlayalım inanılmaz güzel bir tadı var çerez gibi adamlar havucumuz çok güzel hadi bir de havuç suyumuzu deneyin diye düşünmüş ve her dükkanda havuç suyu satılıyor onu da 2 liraya alabilirsiniz. Adamlar havuç konusunda bir numara demiştim her şeyin içine koymuşlar o yüzden havuçlu lokum yapmışlar biraz değişik bir tadı var mesela 10 üzerinden puan versem 6 puan falan veririm. Çok katlı baklavası öyle bir oturuşta 1 kilo baklava yerim diyen adamı getirin 2 tane anca yer o kadar kararında. Kuru biber patlıcan ve her otun kurutulmuş halini bulmanız mümkün. Adamlar dağda bahçede yetiştiriyor toplayıp kurutuyor sonrada satıyor aslında çok kârlı iş adamlar 6 bin liraya dükkanlarını yapıyorlar sonra sebzesini otunu kurutup burada satıyor kırtasiyecilikten sonra diğer mantıklı iş bu olabilir. Neyse son olarak en efsane şey Beypazarı kurusu kurabiye mi desem kurutulmuş ekmek mi desem çok bilemedim ama efsane bir tadı var onu yemeden sakın dönmeyin.
Yolları,mimarisi, insanları, yerel lezzetleri ile Beypazarı benim için bu kadar umarım yolunuz düşer anlatılandan daha güzel olduğunu görürsünüz.
Not; oraya gidince kendi emekleriyle birbirinden güzel takı yapan teyzelerden amcalardan kendinize sevdiklerinize bir şey almadan geçmeyin. Sevgiler, öperler.
Bu kadar iyi dileklerden sonra biraz Ankara övmek istiyorum müsaadenizle. Aslında bir ayağım orada olduğu için şimdilik sadece Beypazarını övmek istiyorum. Ankara'ya 98 km uzaklıkta olan (bunu Google amcadan baktım çünkü yol bana 200 km gibi geldi) yerel lezzetleriyle turistik bir yer. İlk başta köye geldiğinizi düşünebilirsiniz çok normal çünkü insanları ve mimarisi ile öyle bir izlenim yaratıyor.
Şimdi beraber güzel bir yolculuğa çıkıyoruz hazır mısınız?
Önce karla kaplı hayvanlarla dolu yollardan geçerek Beypazarına doğru ilerliyoruz. Dev havuçlar göreceksiniz işte geldik merkeze. Arabanızı park ettikten sonra o dev havuçtan yukarı doğru çıkıyoruz ve Beypazarının yerel lezzetleri karşılıyor bizi. Unutmadan buraya geliyorsanız karnınızı çok doyurmayın çünkü o canım insanlar her şeyin tadına baktırıyorlar. Neyse o lezzetlerden biraz sonra bahsedeceğim az bekleyin. Biraz yukarıda Türk hamam müzesi var ben sadece orayı gezdim. Giriş ücreti 3 lira olan müze Türkiye'nin ilk hamam müzesidir. Gümüşten hamam tasları (aklınıza ne geldiğini biliyorum şşştttt :) ) peştemaller, gelin hamamı için bindallı tarzı kıyafetler ve "4 metrelik don" şaka değil cidden öyle bir şey var (dalga geçmemem lazım dalga geçmemem lazım) müze bu şekilde küçük ve Türk hamam adetlerine uygun ben onayladım okeeyy 👍. Biraz yerel lezzetlerinden bahsetmek istiyorum. Benim gibi her şeyin tadına bakmaya bayılıyorsanız cennete düştünüz diyebilirim. Her şeyin tadına bakabilirsiniz burada. Önce havuçlarından başlayalım inanılmaz güzel bir tadı var çerez gibi adamlar havucumuz çok güzel hadi bir de havuç suyumuzu deneyin diye düşünmüş ve her dükkanda havuç suyu satılıyor onu da 2 liraya alabilirsiniz. Adamlar havuç konusunda bir numara demiştim her şeyin içine koymuşlar o yüzden havuçlu lokum yapmışlar biraz değişik bir tadı var mesela 10 üzerinden puan versem 6 puan falan veririm. Çok katlı baklavası öyle bir oturuşta 1 kilo baklava yerim diyen adamı getirin 2 tane anca yer o kadar kararında. Kuru biber patlıcan ve her otun kurutulmuş halini bulmanız mümkün. Adamlar dağda bahçede yetiştiriyor toplayıp kurutuyor sonrada satıyor aslında çok kârlı iş adamlar 6 bin liraya dükkanlarını yapıyorlar sonra sebzesini otunu kurutup burada satıyor kırtasiyecilikten sonra diğer mantıklı iş bu olabilir. Neyse son olarak en efsane şey Beypazarı kurusu kurabiye mi desem kurutulmuş ekmek mi desem çok bilemedim ama efsane bir tadı var onu yemeden sakın dönmeyin.
Yolları,mimarisi, insanları, yerel lezzetleri ile Beypazarı benim için bu kadar umarım yolunuz düşer anlatılandan daha güzel olduğunu görürsünüz.
Not; oraya gidince kendi emekleriyle birbirinden güzel takı yapan teyzelerden amcalardan kendinize sevdiklerinize bir şey almadan geçmeyin. Sevgiler, öperler.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)










